Sık Sorulan Sorular

Genel olarak kontrolsüz bir şekilde aşırı yemeye bağlı olarak vücutta biriken yağlar aşırı kilo alımına bağlı olarak obeziteye sebep olmaktadır. Fakat sağlıklı beslenme ve günlük olarak spor yapmanıza rağmen kilo veremiyorsanız, genetik yapınız, hormonlarınız, stres ve kullandığınız ilaçlar da bunu engelliyor olabilir. Kilo vermekte zorlanıyorsanız en kısa sürede hekiminize başvurmanız gerekmektedir.

Obezitenin hesaplanmasında Vücut Kitle İndeksi denilen bir değer baz alınır. Kısaca VKİ diyebileceğimiz bu değer aşağıdaki tabloya göre hesaplanır:

VKİ değeriniz 25-30 arası çıktıysa fazla kilolu, 30-35 arası çıktıysa obez (şişman), 35-40 arası çıktıysa ileri obez, 40 ve üstü çıktıysa morbid (ölümcül) obezsiniz demektir.

Evet, obezite günümüzde oldukça sık rastalanan bir sağlık problemidir ve bir çok yandaş hastalığa davetiye çıkartmaktadır. Örneğin;

• Tip 2 diyabet
• Hipertansiyon, Koroner arter hastalığı, Kalp yetmezliği
• Solunum bozuklukları
• Metabolik sendrom, İnsulin direnci, Kolesterol ve lipid yüksekliği
• Adet düzensizlikleri, Kısırlık, Doğum zorlukları, Polikistik over sendromu, Aşırı kıllanma
• Uyku apnesi, Uyku bozuklukları
• Gastroözofageal reflü
• Depresyon, Toplumsal uyumsuzluk
• Osteoartrit
• Varis
• Beyin kanaması ve Felç
• Safra kesesi taşı
• Meme, kalın bağırsak ve prostat kanseri gibi bazı kanserler (obezite ameliyatlarının uzun dönemde çeşitli kanserlere bağlı ölümleri azalttığı bildirilmektedir)
• İdrar inkontinansı

rahatsızlıklarının obezite ile yakın ilişkisi olduğu bilinmektedir.

Öncelikle doktorunuza bu konuda danışmalısı ve onun tıbbi tecrübelerinden faydalanmalısınız. Beslenme uzmanları ve diyetisyenlerden alacağınız destek ve yapabileceğiniz sporlara rağmen halen kilo veremiyorsanız Obezite Cerrahi metodları hakkında bilgi almak için bizlere ulaşabilirsiniz.

Yapılan tüm diyetlere ve spora rağmen halen kilo almaya devam eden hastalar için mide ve sindirim sisteminde uygulanabilecek cerrahi operasyonlara Obezite Cerrahisi diyoruz.

Tip2 diyabet hastalarının ameliyat edilerek tedavilerinin uygulanması işlemine Metabolik Cerrahi diyoruz. Eğer hasta, klasik tedavi yöntemlerine rağmen insülin üretmeye devam ediyorsa metabolik cerrahi tedaviyi devralması gereklidir.

• Emilim bozukluğu yapmaz
• Bir süre vitamin ve mineral alımı gerektirmez
• Şeker hastalığını önler
• Kadınlarda aşırı tüylenmeyi düzenler
• Uyku apnesini önler
• Karaciğer yağlanmasını önler

Tip1 hastalar, insülin üretmezler. Tip2’ler ise çok fazla üretirler ve ameliyat, bu fazla insülini vücutta dengeli ve doğru kullanılmasına yardımcı olmak için yapılır.

Mide balonu ve mide botoksu uygulamaları ameliyat gerektirmeyen ilk etapta tercih edilebilecek yöntemler arasında yer almaktadır. Hangi yöntemin sizin için uygun olduğunu öğrenmek için doktorunuza danışmalısınız.

Jelle kayganlaştırılan özel bir balonun yumuşak bir şekilde endoskopik yöntemle yemek borusundan mideye doğru gönderilir ve endoskopi kontrolü altında balon mide içerisine yerleştirilir. Özel uzatma hattı kullanılarak balon mide içerisinde serumla şişirilir ve işlem tamamlanmış olur. Bu yöntem ile hastaların açlık hissinde azaltma sağlanabilir.

Vücut Kitle İndeksi 30-40 kg/m2 arasında olan diyet ve egzersiz sonucunda kilo verememiş olan 18-65 yaş arasındaki yetişkinlerde birincil işlem olarak tercih edilebilir.

Süper ya da süper süper obezlerde ameliyat ve anestezi riskini azaltabilmek için ameliyat öncesi dönemde yardımcı hazırlık yöntemi olarak ta kullanılmaktadır. Özellikle cerrahi girişimin risk taşıdığı hastalarda bu yöntem daha fazla tercih edilmektedir.

• Önceden var olan reflü yakınmalarında artış,
• Karnın üst bölümünde şişkinlik ve rahatsızlık hissi
• Basıya bağlı olarak mide ülseri gelişmesi
• Bulantı ve kusma

• Gastrit, mide ülseri
• Geçirilmiş mide cerrahisi
• Geniş hiatus hernisi (mide fıtığı)
• Gebelik ve emzirme
• Alkol bağımlılığı
• Kanama bozukluğu

olan bireylerde mide balonu uygulaması yapılmamalıdır.

Botoks “Clostridium botulinum” adlı bakteriden üretilen bir proteindir ve uygulanan kasları geçici olarak felce uğratır. Uzun zamandır kozmetik alanında kullanılmaktadır. Kilo vermede etkili olduğu 2004 yılından bu yana bilinmekle birlikte ancak son 2-3 yıldır bu alanda yaygın olarak kullanılmaya başlanılmıştır.

Mide Botoksu, midenin iştah ve açlık üzerinde etkili olan sinir ve kaslarını geçici olarak etkisiz hale getirmeyi amaçlayan ameliyatsız bir obezite ile mücadele yöntemidir. Mide botoksu uygulaması ile 6-8 ay içinde fazla kilonun %40’ının verilmesi ve ideal kiloya ulaşılması sağlanabilmektedir.

Mide botoksu vücut kitle indeksi (VKİ) 25-40 arasında olanlarda uygulanabilir. VKİ 40’ın üzerinde olanlarda da uygulanabilmekle birlikte yeterince kilo verdiremeyeceği için bu kişilerde botoks önerilmemektedir.

Botoks uygulaması ile mideden salınan açlık hormonu miktarı azalır, bu şekilde kısmen açlık hissi azalır. Aynı zamanda mide boşalması yavaşlatılarak tokluk hissinin daha uzun sürmesi sağlanır. İşlemin etkinliği 4. günde başlar ve 6 ay kadar devam eder.

Botoks allerjisi olanlar için uygulanamaz.

Diğer adı Laparoskopik Sleeve Gastrektomi Ameliyatı olan tüp mide ameliyatında hastaya anestezi verildikten sonra ince bir iğne yardımıyla karbondioksit gazı  ameliyat yerine enjekte edilir. Bunun amacı organları birbirinden ayırmaktır. Mide ve bağırsaklar birbirinden ayrıldıktan sonra, laporoskopik cerrahi yöntemi ile midenin %80’lik kısmı alınır.

Midesi küçülen hastanın yemek yeme alışkanlığı bu duruma bağlı olarak azalacaktır. Kilo vermede en etkili yöntemlerden birisidir.

-Vücuda yabancı cisim yerleştirilmez.

-Küçülmüş mide kapasitesiyle, az gıdayla daha çok doyma hissi yaratır.

– Ghrelin hormonu alındığı için acıkma hissi en aza iner.

-Sindirim sistemindeki doğal işleyiş bozulmaz.

-Kapalı ameliyat olduğundan daha az yara oluşur ve iyileşme hızlı gerçekleşir.

-Bir yıl içerisinde istediğiniz kiloyu verip hayallerinize ulaşmış olursunuz.

Üstteki küçük mide odacığına aşağıdan getirilen ince bağırsak bağlanır. “Gastrik Bypass” ile hem kişinin az yemesi hem de yediklerinin emiliminin azalması amaçlanır.

Tüp Mide ameliyatında midenin %80’i alınırken, Mide (Gastrik) By-pass ameliyatında üstteki küçük mide odacığına aşağıdan getirilen ince bağırsak bağlanır.

ABD’de de en sık uygulanan yöntem olan gastrik bypass, tüp mide ameliyatlarının daha çok tercih edilmesi nedeniyle oransal olarak azalma eğilimindedir. Deneyimler, gastrik by-pass sonrası kilo alımı durumunda ikinci bir yönteme geçişin teknik olarak çok zor olmasının, bu yöntemin en büyük dezavantajı olduğunu göstermektedir.

Gastrik bypass sonrasında ikinci cerrahiye ihtiyaç, tüp mide yöntemine kıyasla daha az olmasına rağmen, hem diyabet kontrolü hem de etkili ve kalıcı kilo verimi açısından en başarılı yöntem olan Duodenal Switch’e geçiş, tüp mide sonrasında çok daha kolaydır.

• Daha az  vitamin,mineral eksikliklerine (özellikle B12 vitamini, demir, kalsiyum ve folatta eksikliğe) neden olur.
• Daha az yaşam boyu vitamin-mineral takviyesi ve takip gerektirmektedir.
• ekrar kilo alımlarda yapılabilecek müdahale seçenekleri son derece geniştir.
• Bir sorun olduğunda endoskopi ile safra kanalları ve pankreas kanalına müdahale şansı vardır. ERCP, biyopsi gibi işlemler rahatlıkla yapılabilir.
• Kapatılıp bırakılan mide dokusunu olmadığı için endoskopi ile kontrol şansı her zaman vardır.
• Midenin Gharlin (iştah hormonu) salgılayan fundus kısmı alındığı için iştah azalması daha fazladır.

Sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatı sonrası yeniden kilo alım riski oldukça düşüktür. Bu fizyolojiden maksimum yararın sağlanması için, hastanın sadece öğünlerde yemesi, günde 2-3 öğün alması, öğünler arasında atıştırmalardan kaçınması gereklidir. Bu ameliyat ta uzun süre boyunca edinilen yeme alışkanlıklarının değiştirilmesini gerektirmektedir. Ameliyatın geç dönemlerinde tekrar kilo alma görülen vakaların neredeyse tamamında, öğün kapasitesinde artma olmamıştır. Tekrar kilo almanın nedeni, öğünler arasında, özellikle de yüksek kalorili atıştırmalardır. Bu tür bir yeme alışkanlığının yan etkilerini ortadan kaldıracak bilinen bir operasyon yoktur.

Obezite cerrahisi sonrasında çok düşük bir ihtimal dahilinde hastalar tekrar kilo alabilir. Revizyon Cerrahisi, obezite cerrahisi sonrası kilo alan ya da hedeflenen kiloyu veremeyen hastalara uygulanabilir.

Obezite ameliyatlarının fiyatları diğer ameliyatlardan bir miktar daha yüksektir. Fakat öncelikle bazı konuları anlamak çok önemlidir:

• Operasyonda kullanılan malzemeler önemli bir maliyet kalemidir. Piyasada çok sayıda farklı ürün bulunmaktadır. Sağlıkta önce maliyet değil güvenlik önemlidir.
• Ameliyatın yapıldığı ameliyathane ve hastanenin, mutlaka belli donanım ve standarda sahip olması gereklidir. Yeteri sayıda yoğun bakım yatağı, tüm branşlarda tam zamanlı hekimlerin bulunması gereklidir. Ameliyat masasından hasta yatağına kadar tüm ekipman obez hastalar için uygun olmalıdır.
• Obezite cerrahisi sadece ameliyat ile bitmez içinde 7 gün 24 saat ulaşabileceğiniz, içinde konusunda uzman diyetisyenlerin de olduğu bir destek ekibi olmalıdır.

Tüm bunları ele aldığımızda neden maliyetin yükseldiğini daha net görebiliriz.

Tetkikler öncesi 10 saat aç ve 8 saat susuz olmanız gerekmektedir. Ameliyat öncesi testler EKG, SFT, akciğer grafisi, tam sayım kan tahlili, detaylı endoskopi, alt batın ultrasonografi kontrolleri  yapılmaktadır.Hasta uygunsa ameliyat gerçekleşir.

Ameliyattan 1 ay önce sigarayı bırakmanız sağlığınızın yararına olacaktır.Onun dışında ameliyattan önceki 3 gün ağır şeyler yememek ve son gün en geç 18.00’a kadar yemek yeyip 00.00’dan sonra da sıvı alımını kesmeniz gerekir.

Alkol veya uyuşturucu bağımlıları, psikolojik rahatsızlığı , genel anestezi alamayacak, hormonal bozuklukları olanlar için uygun değildir.

Midenin içindeki açlığı tetikleyen Ghrelin hormonunun bulunduğu bölümün midenin %80’yle birlikte alınması sonucunda erken doyma hissi yaratılır.

Ağrı minimal düzeydedir ve yaşam kalitesini olumsuz etkilemez.

Yapılacak her tedavi ve ameliyatın belli bir riski tüm tıbbi branşlar için geçerlidir. Ancak Obezite Cerrahisi kendini ispatlamış deneyimli bir ekip ve uygun hastane ortamında yapıldığında son derece güvenli bir işlemdir. Hastanemizde hastalarımız detaylı olarak değerlendirilmekte, risklerin tamamen ortadan kaldırılması için gereken her türlü önlem alınmaktadır. Modern cihazlar eşliğinde en kaliteli ve en güncel ameliyat malzemeleri kullanılmaktadır.

Obezite ameliyatlarından sonra komplikasyon gelişme oranı normal bir mide ameliyatından daha fazla değildir. Her ameliyatta olabileceği gibi kanama, apse, enfeksiyon, dikiş açılması gibi komplikasyonlar olabilse de önlem alınarak uygun tedavi yöntemleriyle önüne geçilmektedir. Her türlü komplikasyonun hastanemiz bünyesinde önlemi alınmaktadır. Sadece hastanemizden taburcu olma süresi biraz gecikmektedir.

Minimum bekleme süresi 12 ay , ideal bekleme süresi de 18-14 aydır.

Kişinin kilo verme süreci bir çok etken tarafından değişebilir. Bunlardan bazıları  kişinin vücut kitle endeksi, yaşı, cinsiyeti, hormonal durumudur. Ama genelleme yapılacak olursa ameliyattan sonra doktorun önerdiği diyete ve egzersizlere uyan kişilerde yaklaşık %60-80 oranında kilo kaybı görülmektedir.

Ameliyattan hemen sonra hasta kilo vermeye başlar. İlk zamanlar hızlı olan kilo kaybı zamanlar yavaşlar.

Obezite Cerrahisi adayı hastalarının yemek yeme alışkanlıkları (şekerli gıdalar, alkol kullanımı v.b.) incelenip uygun ameliyat türünün hangisi olacağı belirlenir. Bazı hastalara hemen ameliyat önerilmez. Obezite derecesine göre hastalar seçilen ameliyat tipinin uygulanmasından sonra fazla kilolarının, %75 – 80 hatta bazen %90’ını verirler. Kilo verme dönemi 1 yıl – 18 ay kadar sürer. Bu süreçte hasta önerilere uyarak sağlıklı beslenme ve sporu yaşam biçimi haline getirmeye çalışmalıdır. Bunu başaramayan yaklaşık %3 – %10 oranındaki hastada yeniden kilo alımı görülebilir.

Hastalarımız obezite ameliyatı sonrası Genel Cerrahi Kliniği ekibimiz tarafından sürekli takip edilip, rutin kontrollere çağırılır. Ameliyat sonrası onuncu günden itibaren birinci, üçüncü, altıncı ve on ikinci aylarda rutin kontrolleriniz devam eder. Bu kontrollerde kilo verme süreciniz ve kan değerleriniz kontrol edilir. Yine bu kontrollere paralel olarak uzman diyetisyenlerimiz ve danışmanlarımız düzenli olarak gelişiminizi takip eder. İlk ay hastanemize danışmadan herhangi bir tedavi olmamanız ve ilaç kullanmamanız gerekir. Herhangi bir sorun halinde size verilecek cep telefon numaraları ile “7 gün 24 saat” hastanemiz ve doktorunuzla mutlaka irtibata geçmeniz gerekmektedir.

Kroner bypass , kalp krizi geçirmiş hastalar, böbrek yetmezliği olan, vücut kitle endeksi 30’un altında olan hastalar  bu ameliyatı geçiremezler.

Gastrik veya Transit Bipartisyon olarak da isimlendirilen Diabet “Şeker Hastalığı” Cerrahisi,  tip 2 şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, tansiyon yüksekliği ve artmış karın çevresi çapı gibi parametrelere sahip kişilere yapılan bir ameliyat yöntemidir.

Öncelikle mide hacmi küçültülerek gıda alımı minimum düzeye indirilir. Devamında mide ve bağırsaklar arasında yenilen gıdaların geçeceği yeni bir yol oluşturulur. Böylece gıdaların ince bağırsakların son bölümüne daha erken ulaşmaları sağlanır.

Ameliyattan sonra en az 1 yıl doktor kontrolüyle birlikte belli dönemlerde kullanılması gerekebilir.

Ameliyattan 1 ay sonra her ilacı bol su tüketerek kullanabilirsiniz.

Hemen hemen her hastada görülebilir.

Yüksek efor gerektirdiği için ilk 30 gün uzak durmanızı öneriyoruz.

Kuru baklagiller gaz yaptığı için hazmı zorlaştırır. Bu yüzden 8. Haftadan sonra yenilmesini öneriyoruz.

Midedeki asit salgısını ve ülseri tetiklediği için ilk 1 yıl önermiyoruz.

İyileşme sürecini olumsuz etkilediği için en az bir yıl önermiyoruz.

Ameliyattan sonraki ilk 6 ay kesinlikle tüketilmemelidir. Ameliyattan 6 ay sonra ise alkol kullanmak isteyen hastalarımıza düşük alkol ve demir içerdiği için şarap öneriyoruz.

Ameliyattan yaklaşık 25 gün sonra girebilirsiniz.

Midedeki dikişleri zedelemesi ve kaçak oluşturması riskiyle ameliyattan en az bir ay sigara içilmemesi önerilir.

Hasta 3. Veya 4. Gün taburcu edilir.2 hafta sonra yürümeye ve masa başı işte çalışmaya başlayabilir. Fiziksel güç gerektiren işlere iste 1 ay sonra başlaması gerekir.

Pansumanlar kapatıldığı sürece ilk günden itibaren duş alınabilir.

Mide küçültme cerrahisi geçiren kadınların mümkünse 1 yıl hamile kalmamalarını öneriyoruz. Bu süre içerisinde kişilerde yeterli ve dengeli kilo kaybının sağlanması, diyetle birlikte yaşam tarzı düzenlenmesi gerekiyor. 1 yıl sonra hamilelik düşünen bayan hastalarımız için en uygun zaman sağlanmış olunur.

Saç dökülmesi, tüp mide ameliyatı geçirenlerinin yarısında görülen bir sorundur. Vitamin , mineral alımındaki ani azalma, stres ve metabolik değişim saç dökülmesine yol açar. Saç dökülmesi kalıcı değildir yaklaşık 7-8 ay sonra dökülen saçlar yeniden çıkar.